2 Aralık 2014 Salı

BİR DAMLA SU





                                                       BİR  DAMLA  SU


Nefes nefeseyim yüzyıllardır. Koşuyor, koşuyorum  bir damla su olmak istediğim şu uçsuz bucaksız evrende. Doğanın her yıkanışında içime çektiğim Mevlana’lar, AşıkVeysel’ler, Hallacı Mansur’lar, Ahmet Yesevi’ler ışık ışık akıyor yüreğime.Renk oluyor, şekil oluyor, harf oluyor. O müziği dinlerken coşuyor karanlıklar, güneş doğuyor...Bir mucizeyi yaşarken duruyor zaman. Şaşırıyor  beynimdeki geveze. Dans ediyor zıt anlamlar biteviye içimde.
Susuyor....Yıkıyor.....

Nedir gerçek? Gözümün gördüğü mü? Bana “gerçek budur” diye gösterilen mi? Kitaplardan okuduğum milyonlarca tanım mı? Sınırlarla, perdelerle zincirlenmişim. Hangi renk skalası benim gerçeğim? Annem, babam, kardeşim...Yağmur ne, kar ne, buz ne? Hangisi benim paletim?  Yüzyıllardan sarkan çığlıkları duyabilir mi yüreğim? O kuşların kanatlarında şahlanırken yaşamlar, neyin hesabını verebilir içim? Ben kimim? Sözüm ne? Nedir görevim?

Kuşkusuz gökyüzü de benim,gezegenler de,yıldızlar da... Galaksiler arası  dolaşır durmadan gemim. Ne  fırtınalardan  korkarım ne de serseri  patlamalardan.Yanıtların tükendiği yerde açılır gözlerim. Sustuğum  zaman  şahlanır yüreğim.

Kuruyor dudaklarım, dilim pelteleşiyor ağzımın içinde. Sonra bir damla suyla  tazeleniyor yaşam. O mucize önünde söz bitiyor. Tüm pislikler onunla toprağa karışıp giderken, gerçek diye bildiğim her şey  bir bir yok olup gidiyor gözlerimin önünden. Ve yepyeni, pırıl pırıl  oluşumlar başlıyor yeniden yeniden...Beden zindanında su olmayı başarmak da var.Zaten alem içimde değil mi benim?

Sudan yaratıldık. Suyla harmanlandık. Balıktık o sularda .O suyu soluduk. O suyla var can ve  suya ulaşmak için tüm çabam gözlerimi kapamadan...



                                                                                                       SERAP DEMİRAĞ 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder