BİR DAMLA
SU
Nefes nefeseyim yüzyıllardır. Koşuyor, koşuyorum bir damla su olmak istediğim şu uçsuz
bucaksız evrende. Doğanın her yıkanışında içime çektiğim Mevlana’lar, AşıkVeysel’ler,
Hallacı Mansur’lar, Ahmet Yesevi’ler ışık ışık akıyor yüreğime.Renk oluyor, şekil
oluyor, harf oluyor. O müziği dinlerken coşuyor karanlıklar, güneş
doğuyor...Bir mucizeyi yaşarken duruyor zaman. Şaşırıyor beynimdeki geveze. Dans ediyor zıt anlamlar biteviye
içimde.
Susuyor....Yıkıyor.....
Nedir gerçek? Gözümün gördüğü mü? Bana “gerçek budur” diye
gösterilen mi? Kitaplardan okuduğum milyonlarca tanım mı? Sınırlarla,
perdelerle zincirlenmişim. Hangi renk skalası benim gerçeğim? Annem, babam,
kardeşim...Yağmur ne, kar ne, buz ne? Hangisi benim paletim? Yüzyıllardan sarkan çığlıkları duyabilir mi
yüreğim? O kuşların kanatlarında şahlanırken yaşamlar, neyin hesabını verebilir
içim? Ben kimim? Sözüm ne? Nedir görevim?
Kuşkusuz gökyüzü de benim,gezegenler de,yıldızlar da...
Galaksiler arası dolaşır durmadan gemim.
Ne fırtınalardan korkarım ne de serseri patlamalardan.Yanıtların tükendiği yerde
açılır gözlerim. Sustuğum zaman şahlanır yüreğim.
Kuruyor dudaklarım, dilim pelteleşiyor ağzımın içinde. Sonra
bir damla suyla tazeleniyor yaşam. O
mucize önünde söz bitiyor. Tüm pislikler onunla toprağa karışıp giderken,
gerçek diye bildiğim her şey bir bir yok
olup gidiyor gözlerimin önünden. Ve yepyeni, pırıl pırıl oluşumlar başlıyor yeniden yeniden...Beden
zindanında su olmayı başarmak da var.Zaten alem içimde değil mi benim?
Sudan yaratıldık. Suyla harmanlandık. Balıktık o sularda .O
suyu soluduk. O suyla var can ve suya
ulaşmak için tüm çabam gözlerimi kapamadan...
SERAP
DEMİRAĞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder